[Ahmet Yıldız, körlük, sağırlık, felç, alzheimer ve kanser gibi hastalıkların tedavisinde temel bilgi olan insan hücresindeki motor proteinlerin nasıl yürüdüğünü bularak bilim tarihine geçti. Dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Science tarafından 2005’in en büyük genç bilim adamı ödülüne layık görüldü. 18 Şubat’ta, aralarında Nobel ödüllü kişilerin de bulunduğu binlerce bilim adamının huzurunda ödülünü alacak olan Ahmet Yıldız’a ayrıca 25 bin dolar verilecek. 10 yıldan bu yana her yıl sadece bir bilim adamına sunulan ödül için on binlerce doktora öğrencisinin çalışmaları değerlendiriliyor.
“Yıldız’a verilen ödül dünya bilim literatürüne ciddi bir katkıdır.” diyen Prof. Dr. Ayhan Bozkurt, hücre içindeki keşfin bundan sonraki çalışmalara da ışık tutacağının altını çiziyor. Biyoloji Doçenti Barık Salih, ödülün bilimsel kıymetinin altını çizerken Biyofizikçi Yard. Doç. Dr. Levent Sarı, yapılan çalışmanın önemini şöyle anlatıyor: “Birçok bilim adamının üzerinde durduğu konuların başında DNA ile proteinler arasındaki ilişki vardır. Bu tür ilişkilerin çözülmesi genetik birçok hastalığa çare bulunmasını sağlayacak. Bu en ciddi buluşlardan biridir.”
California Üniversitesi’nde post doktora (doktora sonrası) çalışmasına devam eden başarılı bilim adamı, kendisine ödül getiren keşfini geçtiğimiz yıl İllinois Üniversitesi Paul Selvin Laboratuvarı’nda gerçekleştirdi. Yıldız, hücre içi kargo taşımacılığını üstlenen motor proteinlerin nasıl yürüdüğünü buldu. Biyolojide önemli bir mekanizma olan hücre içindeki kargo taşımacılığı, metrenin 100 milyonda biri boyutunda adımlarla hücre içindeki iplikçikler üzerinde yürüyen motor proteinler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu proteinler yapısal açıdan insana benziyor. İki ayakları ile iplikçikler üzerinde yürürken, iki elleriyle kargoyu tutarak hücre içinde bir yerden bir yere gerekli organel ve proteinleri taşıyor. Bu mekanizmadaki bozukluklar körlük, sağırlık, felç, alzheimer ve kanser gibi önemli hastalıklara yol açıyor.
Yıldız, Dr. Paul Selvin ile birlikte yürüttüğü çalışmasında, bu proteinlerin ayaklarına küçük floresan parçacıklar takıp ayakların adımlarını ölçtü. Kendisinin geliştirdiği ve ‘Fiona’ ismini verdiği teknikle floresan parçacıkların pozisyonunu metrenin milyarda biri hatayla belirleyen Yıldız, bu proteinlerin insanlar gibi arkadaki ayak ileriye adım atarken öndeki ayağın sabit durması ve ayakların bir bir adım atmasıyla ilerlediklerini ortaya çıkardı. Yıldız’ın keşfi, biyolojide önemli bir adım oldu ve büyük takdir topladı. 10 yılı aşkın süredir bilim dünyasını meşgul eden ve hücredeki çalışmalara ışık tutan bu buluş, motor protein mekanizmasındaki bozukluğun sebep olduğu hastalıklara deva olabilecek. Başarılı bilim adamının konuyla ilgili bir makalesi de 2003 yılında dünyanın en saygın bilim dergisi Science’a kapak olmuştu. Yıldız buluşunu şöyle anlatıyor: “Floresan parçacıklarla bir nanometre rezolüsyon elde edilmesi hücre biyolojisinin her alanında proteinlerin hareketlerini takip ederek bilgi edinmemizi sağlayacak oldukça önemli ve kullanışlı bir teknik olacak. Motor proteinlerin mekanizmalarını anlamak suretiyle bir sonraki aşamaya geçilecek. Bunların hücre içindeki görevlerinin tam anlaşılması ve hücre içi taşımacılık sisteminin çözülmesi gerekiyor. Gelecekte bu bilgilerin bütününün ışığında hastalıklara deva olunabilecek. Daha yolun başındayız.”
26 yaşındaki genç bilim adamı aldığı ödülün kendisi kadar Türkiye adına da onur verici bir ödül olduğunu söyledi. Amacının insanlığa hizmet etmek olduğunu ifade eden Yıldız, Türk bilim adamlarının da bir şeyleri başarabileceğini ispatlama gayreti içinde olduğunu kaydetti. Bilimin önünü açacak yeni teknikler bulmak istediğini anlatan Yıldız şöyle konuştu: “Bilim sit alanında kazı yapmak gibidir. Bilimsel keşiflerde sadece çalışmak yeterli değildir. Elbette Nobel ödülü almak isterim; ama Nobel ödülü sadece çalışılarak elde edilen bir ödül değil. İlginç ve yeni konularla karşı karşıya gelmek lazım. Bilim yoluyla insanlığa hizmet için de bu yolun yolcusu olmak gerekli. İnsanın bilime kendini adaması ve bu uğurda çok çalışması gerekiyor.”
‘Türkiye’den kimse aramadı’
Ahmet Yıldız, Türkiye’de çok sayıda bilim insanı yetişecek kapasite olduğuna; ancak başarılı gençlerin gelecek kaygısı ve bol para kazanma hırsı yüzünden tıp, mühendislik gibi mesleklere yöneldiğine dikkati çekiyor. Kendisinin de ailesi tarafından ‘doktor ol, mühendis ol’ baskısına maruz kaldığını söyleyen Yıldız, “Türkiye’de gençlere hedef gösterilmiyor, motive edilemiyor. Pek çok arkadaşım kıymetleri anlaşılamayacağı endişesi ve kısa yoldan para kazanma gibi sebeplerle bilimsel çalışmalara zaman ayırmadı. Ancak ben bütün baskılara rağmen fizikçi oldum. Sabır gösterdim. Çok çalıştım ve başarı arkasından geldi.” şeklinde konuştu. Ahmet Yıldız, başarılı Türk gençlerinin yurtdışında çalışmasını ‘beyin göçü’ olarak değerlendirmiyor. Yurtdışında kazanılan başarıların Türkiye’nin tanıtımına katkı olduğunu savunan Yıldız, “Şimdi bana dünyanın en başarılı bilim adamlarının huzurunda ödül verilecek. Orada benim biyografim okunacak. Ayrıca Science Dergisi tanıtım yapacak. Dolaylı olarak Türkiye de tanıtılmış olacak.” dedi. Türkiye’deki üniversitelerin bilimsel çalışmalar açısından yeterli olmadığını öne süren Yıldız, üniversiteleri ‘ileri lise’ olarak nitelendirdi. Bilimsel çalışmasının Science dergisinde kapak olmasından sonra mezun olduğu Boğaziçi Üniversitesi’nden birkaç hoca dışında Türkiye’den kendisiyle kimsenin irtibat kurmadığını söyleyen Yıldız, şöyle sitem ediyor: “Tanınmış Nobel ödüllü bilim adamları aradı, tebrik etti. Dünyanın en önde gelen üniversitelerin bölüm başkanları kendi üniversitesine çağırdı, transfer teklifleri yaptı; ancak Türkiye’den ne TÜBİTAK gibi devlet kurumlarından ne de üniversitelerden kimse aradı. Bir konferans için bile arayan olmadı. Arasalar seve seve gelirdim.”
TÜBİTAK’ın yaptığı bir araştırmada gençlerin bilim adamı dendiğinde aklına ilk olarak Zekeriya Beyaz isminin geldiğinin hatırlatılması üzerine Yıldız şu yorumu yaptı: “Türkiye’de hocaların ders yükü çok ağır. Bilimsel çalışma yapacak çok imkan yok. Hocaların yüzde 90’ı ek iş yapıyor. Bütün bunlar bilimsel çalışmaları etkiliyor; ama Zekeriya Beyaz’ın bilimle ne ilgisi var anlayamadım. Ben böyle bir çalışmaya inanmıyorum. Gençler dalga geçmek için böyle cevap vermiş olabilirler.”
İlkokul birinci sınıfta babasını kaybeden Yıldız’a annesi Rahmiye Yıldız hem annelik hem de babalık yapmış. Oğlunun başarısı ile gurur duyan anne Yıldız, “Allah’tan tek dileğim hayırlı bir evlat olmaları idi. Şimdi şükrediyorum.” dedi. Ayrı kalmamak için oğlunun ABD’ye gitmesini istemediğini söyleyen anne Yıldız, “Oğlumu çok özlüyorum; ama ödüllerini duydukça gurur duyuyorum. Benimle birlikte tüm Türkiye gurur duyuyor.” dedi.
7 kardeşin en küçüğü
Sakarya’nın Arifiye beldesinde dünyaya gelen Ahmet Yıldız, 7 çocuklu bir ailenin son çocuğu. İlk ve ortaokulu memleketinde okuduktan sonra İstanbul ****** Fen Lisesi’ni kazanan Yıldız, Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nü 2001 yılında bitirdi. Aynı yıl ABD İllionis Üniversitesi’nden burs kazanan Yıldız, doktorasını burada tamamladı. Hocalık hakkını kazandıktan sonra California Üniversitesi’nde post doktoroya başlayan Yıldız, birkaç yıl sonra kendi laboratuvarını kurarak bilimde ilerlemeyi hedefliyor.
Genç bilim adamının keşfi ciddi bir buluş’
Akademisyenler, Ahmet Yıldız’ın keşfinin bilim dünyası açısından ciddi bir buluş olduğunu belirterek, Science Dergisi’nin ödülünün ciddi ve prestijli olduğunu ifade etti. Bilim adamları, Yıldız’ın buluşunu ve aldığı ödülü şöyle yorumladı:
Yard. Doç. Dr. Levent Sarı (Biyofizikçi): Birçok bilim adamı genetik hastalıkların sebebini araştırıyor. Üzerinde durdukları konuların başında ise DNA ile proteinler arasındaki ilişki geliyor. Bu tür ilişkilerin bilinmesi ve çözülmesi durumunda genetik birçok hastalık tedavi edilebilecek. Yıldız’ın buluşu da bu alanda çalışan insanların ortaya çıkardığı yeni bilgilerden. En ciddi buluşlardan biri. Bu keşiften yola çıkarak yeni bilgilere ulaşılacak ve çeşitli aşamalardan geçerek bu hastalıklara çare bulunacak. Yıldız’ın buluşu birçok hastalığın tedavisinde kullanılacak temel bir buluştur. Olayın ehemmiyeti büyük.
Doç. Dr. Barık Salih (Biyologi): Science dergisinin verdiği ödülün bilimsel kıymeti çok yüksek. Science dünyada bütün bilim adamlarının takip ettiği saygın bir dergi. Böyle bir ödüle bir Türk’ün layık görülmesi bizim için önemli bir gelişme.
Prof. Dr. Ayhan Bozkurt: Bu, dünya bilim literatürüne ciddi bir katkıdır. Ahmet Yıldız’ın yayınına bundan sonra yapılacak katkılar bu alandaki gelişmeyi sağlayacak. Bundan sonraki çalışmalara ışık tutacak. Ödül ise çok prestijli bir derginin. Ciddiye alınması gereken bir ödüldür.[/td][/tr][/table]